13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 85 Karar Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 32 Sayılı Türk Parasını Kıymetini Koruma Hakkında Karar’ın 4 üncü maddesine ‘’Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü, menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer tüm ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden yada dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağına yönelik hüküm eklenmiştir. Sadece Bakanlıkça Belirlenen haller bu genel kuralın istisnasını oluşturacaktır.
Öteki taraftan şu zamana dek yapılan sözleşmelere ilişkin olarak ise döviz olarak belirlenen bedellerin taraflarca anlaşılarak TL cinsinden yeniden belirlenmesi gerektiğine yönelik ilgili Karar’a diğer bir ekleme yapılmıştır.
Hukukçular Derneği olarak Türk Liramızın döviz karşısında yaşadığı değer kaybını azaltacak ve paramızın döviz karşısında yeniden değer kazanmasını sağlayacak yasama ve yürütme organları tarafından alınması gerekli tüm yasal ve idari önemlerin alınmasını önemsiyor, istiyor ve tüm gücümüz ile bu yönde atılacak adımları destekleyeceğimizi ifade etmek istiyoruz.
Lakin, bu noktada yasama ve yürütme organları tarafından atılacak tüm adımların tamamının da usuli olarak hukukun öngördüğü temel kaideler, Anayasa ve Kanunlar nazara alınarak atılmasının da aynı şekilde ülkemizde hukuka duyulacak güvenin artması amacına hizmet edeceğine inanıyoruz.
Bununla birlikte bu değerli amacın gerçekleşmesi durumunda yerli ve yabancı tüm yatırımcıların hukuka duydukları güvenin artacağını ve kendilerini hukuken daha güvenli bir limanda hissedecek olmaları nedeni ile ülkemiz ekonomisinin de bu durumdan olumlu anlamda etkileneceğini öngörüyoruz.
Bu nedenle her ne kadar yukarıda yer vermiş olduğumuz kararı içerik yönünden tam olarak destekliyor olsak da ilgili bu düzenlemenin kanun ile yapılması gerektiğini mevcut durumda ortaya çıkabilecek sorunlar ve gelecekte doğabilecek hukuki sıkıntılara sebebiyet verilmemesi adına daha sağlıklı ve isabetli buluyoruz.
Sebebini izah etmek gerekirse;
Her ne kadar alınan bu karar 1567 sayılı Kanun’un 1 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yürütme organı tarafından çıkarılmışsa da işbu düzenlemenin geçerli olabilmesinin ikincil koşulu Anayasa ve Kanunlarımız ile çatışmıyor olmasıdır.
Oysa yapılan düzenlemeyi içeren karar başta Türk Borçlar Kanunumuzun (TBK) 26 ıncı maddesi belirtilen sözleşme özgürlüğü, yine sözleşme bedelinin döviz olarak belirlenebileceğini öngören TBK’nın 344 üncü maddesi ve Anayasanın 48 inci maddesinde belirtilen sözleşme hürriyeti maddeleri ile birebir çatışmaktadır.
Dolayısı ile ilgili bu kararın hukuken üzerinde bulunduğu zeminin sakat olduğu açıktır.
Bilindiği üzere Başkanlık Sistemi’nin ülkemize gelmesi ile yeniden düzenlenen Anayasamızın Cumhurbaşkanı’nın Görev ve Yetkileri’ni düzenleyen 104 üncü maddesi açık bir şekilde kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacağını, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir.
Aynı şekilde yukarıda izah ettiğimiz üzere kararnameler gibi Parlamenter Sistem zamanında Bakanlar Kurulu’na ait olan kanuni dayanağı olma şartı ile Karar çıkarma durumu için de yapılacak düzenlemenin Anayasa ve Kanunlarımız ile çatışmaması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26 ıncı maddesi mucibince sözleşme tarafları bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleyebilirler. Yine aynı Kanunun 344 üncü maddesi sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz diyerek sözleşme imzalayacak herkese döviz cinsi üzerinden sözleşme yapma hakkı tanımaktadır. Hal böyle iken Kanunun açık hükümleri ve Anayasamızın 48 inci maddesinin işbu Karar ile açıkça çatıştığı görülmektedir.
Böyle bir durumda ise yukarıda izah ettiğimiz üzere Anayasa’nın 104 üncü maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümlerinin uygulanacağı maddesi ve öteki taraftan da Kararların Anayasaya ve Kanunlara uygun olması gerektiği ilkesi uyarınca döviz için çıkartılan bu kararın hukuken sakat bir zemine oturtulduğu ortadadır.
Bu nedenle Hukukçular Derneği olarak ilgili bu düzenlemenin içeriğini sonuna dek desteklediğimizi de belirterek Türkiye Büyük Millet Meclisimiz tarafından ilgili yasal düzenlemelerin yapılarak kararın daha sağlıklı bir zemine oturtulması gerektiğine inanıyoruz. Kanun ile yapılacak düzenleme ile aynı içeriğin getirilmesinin hukuken mümkün ve daha sağlıklı olacağını belirterek ilgilileri bu yönde aktif adım atmaya çağırıyor, konu ile ilgili hukuki görüşümüzü tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu