Sayın Adalet Bakanım,
Kıymetli Hocalarım, Saygıdeğer meslektaşlarım, Yargı Camiasının saygıdeğer mensupları,
Muhterem konuklar ve Değerli basın mensupları,
2017Adli Yıl açılış programımıza gösterdiğiniz teveccüh nedeniyle şükranlarımı sunuyor, hepinize hoşgeldiniz diyorum.
Yeni adli yılda ülkemiz ve milletimiz nezdinde adaletin, huzurun ve barışın hüküm sürmesini temenni ediyorum. Bugüne kadar adalete hizmet etmiş olma şerefini layıkıyla taşıyıp ahirete irtihal eden tüm meslektaşlarımıza Allah’tan (cc) rahmet diliyorum.
Öncelikle, yeni adli yılda çözüm üretilebilmesi temennisiyle avukat meslektaşlarımızın bir kısım güncel sorunlarına değinmek istiyorum. Avukatlar olarak bizler, yargının üç kurucu unsurundan biri olan savunmayı temsil etmekteyiz. Bunun anlamı şudur; yargı sisteminden avukat çıkartıldığında sırasıyla savunma hakkını, adil yargılanma hakkını, hukuk devleti ilkesini en nihayetinde de adaleti yok etmiş oluruz. Dolayısıyla avukatlar olarak mesleğimizin kutsallığına ve adalete hizmet ettiğimize inancımız tamdır. Ancak günümüzdeki toplumsal algıya baktığımızda avukatlık mesleğinin hak ettiği değeri ve itibarı görmediğini, avukata güven ve saygının gitgide yitirildiğini müşahede etmekteyiz. Meslek onuruna ve saygınlığına aykırı bu algının düzeltilmesi ve avukatlara hak ettikleri saygınlığın tekrar kazandırılması için gerekli tedbirlerin alınması, mesleğin icrasına yönelik gerekli iyileştirmelerin yapılması oldukça elzemdir. Buna karşın son dönemde yapılan düzenlemelerin mesleğin icrasını iyileştirmekten ziyade daha da zorlaştırdığını görmekteyiz. Başka bir deyişle, Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla avukatlık mesleğine yönelik yapılan düzenlemeler mesleğimizin ifasını ciddi şekilde zorlaştırmaktadır. Mesleğimizin doğasından kaynaklanan cezaevinde müvekkille görüşme, soruşturma dosyalarına erişebilme gibi en temel hak ve yetkilerimiz kısıtlanmaktadır. Hâlbuki avukatların kısıtlanması, savunma hakkının kısıtlanması manasına gelmektedir. Avukatlık mesleğine yönelik en son müdahale ise, 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen avukatlık ücretlerine ilişkin düzenlemedir. Söz konusu düzenleme ile yalnızca avukatlık ücretine sınırlama getirilmemiş, ücretin tahsilatı da zorlaştırılmıştır. KHK ile düzenlenmesine lüzum bulunmayan ve serbest meslek grubunda yer alan avukatlığın doğasına aykırı olan bu düzenlemeden vazgeçilmelidir.
Uygulamada karşılaştığımız bir diğer sorun da avukatların kazandıkları ücretlerin vergilendirilmesinde yaşanmaktadır. Savunma hakkı, Anayasal ve zaruri bir hak olup lüks olarak değil, zorunlu ihtiyaç olarak görülmelidir. Bu nedenle diğer zorunlu ihtiyaçlarda olduğu gibi avukatlık hizmetlerinde de KDV oranı %1’e düşürülmelidir.
Yeni adli yıl içerisinde meslektaşlarımızın karşılaştığı sorunların çözüme kavuşturulması ve avukatlık mesleğinin şartlarının daha da iyileştirilmesini diliyor, Hukukçular Derneği Yönetimi olarak bu minvaldeki çalışmalarımızı arttırarak devam ettireceğimizi bilgilerinize sunuyorum.
Değerli Yargı Camiası,
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ Terör Örgütü’ne mensup hain teröristler tarafından ülkemiz silahlı ve kanlı bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalmıştır. Nihayetinde milletimiz hainlere gerekli cevabı vererek bu hain girişim püskürtülmüştür. Milletimizin aklında ve yüreğinde unutulmayacak izler bırakan 15 Temmuz darbe girişiminin 1. sene-i devriyesini yaşadığımız bu günlerde, ülkemizi bölme planının bir parçası olan 15 Temmuz hain girişimini gerçekleştirenlere karşı olan öfkemiz ve şehitlerimiz için duyduğumuz acımız oldukça tazedir. Milletimiz yaralarını sararken ülkemizin geçtiği bu hassas dönemde yargı sistemimiz önemli bir sınav vermektedir. FETÖ Terör Örgütü ile verilen mücadele sıradan bir mücadele değildir, bunun farkındayız.
Hukukçular Derneği’nin mensupları olarak, darbelerin karşısında olduğumuzu, seçilerek iktidara gelmiş meşru hükümetlere saygı duyduğumuzu ve Milli iradenin ancak bu şekilde tesis edilebileceğine inanıyoruz. Millet, 15 Temmuz gecesi İRADESİNİ darbeci teröristlere karşı, canı pahasına korumuştur.
Bizlerde bugünlerde adliye salonlarında “Hak, Hakikat ve Adalet” çizgisinden ayrılmadan, o gece şehit ve gazi olan vatandaşlarımızın haklarını 15 Temmuz darbe davalarının Hukukçular Derneği mensubu avukatlar olarak sonuna kadar takipçisi olduğumuzu ve bundan sonraki süreçte de olmaya devam edeceğimizi bir kez daha paylaşmaktayız.
Unutulmamalıdır ki; Milletimiz hainlerden, Demokrasimiz ise darbelerden büyüktür.
Ancak hain darbe girişiminden sonra FETÖ üyeliği kapsamında yapılan yargılamalarda çok titiz olunmalıdır. En önemli konu ise kurumdan kuruma, adliyeden adliyeye göre değişen farklı kriterler uygulanmamalı, uygulamada mutlaka yeknesaklık sağlanmalıdır.
FETÖ Terör Örgütü’nün milletimize verdiği en büyük zararlar belki de toplumdaki güven duygusunun yaralanması olmuştur. Bireylerin birbirine, hatta kimi zaman en yakınlarına şüpheyle baktığı bu dönemde yargının da çok titiz davranması gerekmektedir. Geçen haftalarda Sayın Adalet Bakanımızın dile getirdiği “Lekelenmeme hakkı”, geçtiğimiz bu hassas dönemde belki de her zamankinden daha büyük bir önem arz etmektedir.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası hem bu alçak kalkışmanın hem de coğrafyamızda çıkarılan yangınların muhtemel sonuçlarını daha hızlı ve daha etkin şekilde def etmek düşüncesiyle olağanüstü hâl ilan edilmiştir. OHAL Anayasal düzenin bir parçasıdır. Ve 15 Temmuz hangi ülkede yaşanırsa yaşansız mutlaka başvurulmak zorunda olunan bir sistemdir. Bunu biliyor ve toplum olarak anlayışla karşılıyoruz.
Düzenlemelerin de bu bilinçle yapılması, kanun hükmünde kararnamelerde yer almaması gereken konuların, KHK’ler ile düzenlenmemesine özen göstermek mecburiyetindeyiz. Olağanüstü hal düzenlemelerinin olağanüstü meselelerle sınırlı kalmasına özen gösterilmelidir. Milletimiz nezdinde bir an için dahi olsa adaletten uzaklaşıldığı algısına düşülmesine sebebiyet verilmemelidir.
Değerli misafirler,
Bugün burada yeni adli yıla ilişkin tebriklerimizi, temennilerimizi, Yargının daha da güçlenmesi için gerekli gördüğümüz bazı tespitleri ifade etmek için toplandık. Sonuç itibariyle yargı camiası mensupları olarak hepimizin ortak gayesi, hukukun üstünlüğü anlayışının perçinlenerek hukukun her daim ileriye gitmesi ve adaletin her koşulda mihenk taşı kabul edilmesidir. Bu gayeye ulaşmak için adalete hizmet eden her bir meslektaşımızın özveriyle çalıştığını ve üzerine düşeni yapmaya devam edeceğine can-ı gönülden inanıyorum. Sözlerimi noktalarken bir kez daha katılımınızdan dolayı başta davetimizi kırmayıp Ankara’dan programımıza iştirak eden Sayın Adalet Bakanımız Abdulhamit GÜL Bey olmak üzere hepinize şükranlarımı sunuyor, yeni adli yılın milletimiz ve tüm meslektaşlarımız için hayırlara vesile olmasını diliyor; huzur, sağlık, barış ve adalet içerisinde bir yıl geçirmenizi temenni ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum…