Alman Fırkateyninin Türk Ticaret Gemisine Uyguladığı Uluslararası Hukuka Aykırı Müdahaleye İlişkin Açıklama
Misurata’ya boya, boya malzemesi ve insani yardım malzemesi taşımakta olan ROSELINA-A adlı Türk bayraklı ticaret gemisi uluslararası sularda seyir halindeyken, Yunanistan deniz kuvvetleri komutanının sevk ve idaresinde yapılan İrini Harekatı’nda görevli Alman savaş gemisi tarafından durdurularak sorgulanmıştır. Libya’ya yönelik silah ambargosunun denetlenmesi amacıyla BM Güvenlik Konseyi kararı ile yürütülen İrini Harekatı’nın meşruluğunun tartışmalı olmasıyla birlikte, harekatta yer alan bütün devletler her uluslararası hukuk kişisi gibi deniz hukuku kurallarına uymakla yükümlüdür.
Günümüzde örf-adet hukuku olarak kabul edilen düzenlemelere göre, açık denizler hiçbir devletin egemenliğine tabi değildir; bütün devletler açık denizlerin serbestliği ilkesinden faydalanır. Açık denizlerde seyreden gemiler bayrak devletinin münhasır egemenlik yetkisine tabiidir. Bunun sonucunda, kural olarak bayrak devleti dışında hiçbir devlet gemi üzerinde hukuki, cezai, idari yetkiye sahip değildir.
Deniz hukukuna ilişkin örf-adet kuralı niteliğindeki söz konusu yükümlülüklere rağmen; Türk bayraklı ticaret gemisi, İrini Harekatı silahlı unsurları tarafından Türkiye’nin ve gemi kaptanının rızası olmaksızın durdurulmuş, aranmış ve bu eylemlerin hukuki olmadığına yönelik ikazlar dikkate alınmaksızın zor kullanılarak personeller alıkonulmuştur. Uluslararası hukuk kuralları dikkate alındığında, Almanya tarafından da silah ambargosunu ihlal etmediği sabit olunan ROSELINA-A gemisinin açık denizlerde seyrüsefer serbestisinden faydalanma hakkı açıkça ihlal edilmiştir. Kasten uluslararası hukuku ihlal eden Almanya’nın bu eylemlerine karşı, örf-adet kuralını yazılı hale getiren Devletin Sorumluluğuna İlişkin Taslak Maddeleri’nin 31. maddesi gündeme gelmektedir. Bu çerçevede Türkiye, söz konusu eylemlerden doğan zararı ilgili kişilerden tazmin etme hakkına sahiptir.