Birim | : Avukat Hakları, Genç Ve Stj. Av. Komisyonu | Tarih | : 20.02.2018 |
Konu | : Duruşma Sorunları | Sayı | : |
T.C.
ADALET BAKANLIĞINA
1136 sayılı Avukatlık Kanununda Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan, hukukî bilgi ve tecrübelerini adaletin hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eden, bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden, aynı zamanda bu görevini kamu hizmeti olarak ifa eden kişi olarak tanımlanmıştır. Yasada belirtildiği üzere Avukat, yargılamanın en önemli süjelerindendir.
Yargının üç sacayağından biri olan Avukatlık mesleğinin etkili şekilde ifa edilmesi, müvekkil – avukat ilişkilerinin daha etkin bir biçimde sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla, adliyede duruşma işleyişine ilişkin tespit edilen ve yıllardır süregelen sorunları ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi sunmak zarureti hâsıl olmuştur;
- Bilindiği üzere, HMK madde 139; “Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve gerekli inceleme tamamlandıktan sonra ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir.” Hükmünü haizdir. Ne var ki uygulamada mahkemelerimizin dava açıldıktan sonra ilk duruşmayı 1 yıla varan tarihlere vermekte olduğu görülmektedir. Bu durum sebebiyle tarafların henüz davanın başında haklarının tecellisi ertelenmekte, delillerin toplanması, ilk itirazların, dava şartlarının, ihtiyati haciz, tedbir gibi taleplerinin değerlendirilmesi konusunda gecikmeler yaşanmaktadır. Bu ise davanın henüz başında hak kayıplarına sebebiyet vermektedir.
- Bir diğer sorun ise, basit yargılamaya tabi dosyalara ilişkin HMK madde 320’de; “Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz.” Hükmü mevcuttur. Mevcut uygulamada basit yargılama usulüne tabi dosyalar ile yazılı yargılama usulüne tabi dosyalar arasında bir fark gözetmeksizin duruşma günleri 4-5 ay sonraki zamanlara tayin edilmektedir. Bu durum HMK’nın bu şekilde ayrım yapmaktaki gayesi olan yargılamanın hızlandırılması, tahkikatı basit usule tabi dosyaların hızla karara bağlanması amacına aykırı düşmektedir.
- Yargılamaların yöneticisi konumunda olan Hâkimlerimizin yıllık izin kullanımları da ayrı bir sorun olup, hâkimlerimizce bu durum son derece suiistimal edilmektedir. HMK madde 20’de; “Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar.” Hükmü mevcuttur. Adli tatilin gayesi, bir taraftan Anayasal dinlenme hakkı kapsamında adli personelin dinlenmesini sağlamakken, bir taraftan bu tarih periyotunda belirli sürelerin işletilmeyerek usuli ve sürelere ilişkin hak kayıplarını önlemektir. Ancak uygulamada hâkimlerin birçoğu –denetimlerdeki gevşekliğin de oluşturduğu ortam ile- adli tatil dönemine duruşma günü tayin etmemek, iş ve işlemlerin adli tatil nedeniyle azalması sonucu oluşan sakin havada izne ayrılmak yerine çalışarak adeta adliyede tatil yapmakta, akabinde adli tatilin bitmesini takiben ise duruşma tayin edilip edilmediğine, acil ve süreli işlerin olup olmadığına bakmaksızın yıllık izine ayrılmaktadırlar. Yıllık iznin bu şekilde kullanılması büyük hak kayıplarına sebebiyet vermekte, adalet bekleyen vatandaşın son derece mağdur olmasına sebebiyet verilmektedir. Bir de bu duruma hâkim ve savcıların sık sık mazeretli olması, dosyaya yeni atanmış olması, müstemir yetkili olmaması ve sair sebeplerle duruşmaların yapılamaması da eklendiğinde, davaların sürüncemede kalması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu nedenle hâkimlerin yıllık izinlerini adli tatil kapsamında kullanmasının teşvik edilmesi, adli tatil dışında izne ayrılacaklar ise bu dönemlerin sene başında planlanarak izin tarihlerine duruşma günü tayin edilmemesi, mesleki mazeret taleplerinin suiistimale götürmeyecek şekilde kullandırılması hak dağıtmakla görevli kurumlara duyulan güveni arttıracaktır.
- Avukatlık mesleğinde zaman kavramı; icra edilen işlemlerin süreli olması sebebiyle büyük önem taşımaktadır. Mahkemeler tarafından aynı gün, aynı saat hatta aynı dakikaya birden fazla duruşma tayin edilmesi, mevcut duruşma saatinin en az 1 – 2 saat sarkmasına, avukatların saatlerce duruşma salonlarının önünde beklemesine sebep olmaktadır. Bu durum Türkiye genelinde olmasa bile büyük şehirlerde özellikle İstanbul adliyelerinde normal hale gelmiştir. En iyi mahkeme, duruşma saatini 1 saate yakın sarkıtmakta, avukatın bir gün içerisindeki tüm duruşmaları çakışmaktadır. Zaman tasarrufu ve gün planlaması için, duruşmanın tayin edildiği saat ile yapıldığı saat UYAP sisteminden takip ve kontrol edilmeli, gerekirse sistem üzerinden mahkeme hâkimi uyarılmalıdır. Ayrıca, mahkemenin aynı gün ve aynı saate duruşma tayin etmesi UYAP sisteminden engellenmeli, duruşmaların mahkemenin niteliğine göre en az 5 er dakika aralıklarla vermesi sağlanmalıdır.
- İstanbul, Ankara gibi iş ve trafik yoğunluğunun fazla olduğu bir şehirde, bir adliyeden diğer adliyeye ulaşımın neredeyse yarım günü aldığı da göz önünde bulundurulursa; gidilen duruşmada Hâkimlerin sık sık mazeretli, izinli veya raporlu olması, bu durumunun duruşmaya gidildiğinde öğrenilmesi, olmayan hâkimlerin avukatlara bildirilmemesi de en büyük mesleki sorunlardan biridir. Hâkimlerin mazeret ve izin durumlarının UYAP üzerinden görülebilirliğinin sağlanması, mazeretli hâkimlere ilişkin dosya avukatına sms ya da sair yollarla bilgilendirme yapılmalıdır. Bu soruna ilişkin olarak, adliyelere telefonla ulaşmanın son derece güç, hatta bazı adliyelerde imkânsız olması da sorunun basit çözümünü engeller mahiyettedir. İletişim yollarının kısıtlanması nedeniyle Avukatlar, mahkeme kaleminden hâkimin olup olmadığını dahi öğrenememektedir. Bu nedenle avukatlara bildirim yapılması şeklindeki uygulama daha faydalı olacaktır.
- Duruşma saatleri ile ilgili son olarak, mahkemelerde hâkim ve savcıların mesai saatlerine riayet etmedikleri gerçeğini ifade etmek gerekmektedir. Duruşma günü planlamasını saat 09.00’a yapan hâkim, 10.00’da mesaiye gelmekte, duruşma saatleri henüz gün başında 1 saat tehir ederek ilerlemektedir. Duruşması olmayan ya da Anadolu adliyelerinde görev yapan hâkim ve savcıların ise büyük çoğunlukla mesai saatlerine uymadığı aşikâr hatta olağan bir durum olmuştur. Ülke genelinde bütün adliyelerde gerek elektronik kart okuyucuları ile gerekse UYAP sistemine giriş saatlerinin takip edilerek hâkim ve savcıların mesai saatlerine riayet etmesi takip ve kontrol edilmelidir.
Hukukun ve adaletin hızlı tecellisine büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz işbu sorun ve çözüm önerilerini,
Bilgilerinize arz ederiz.
Saygılarımızla,
Av. Cavit TATLI
Hukukçular Derneği Genel Başkanı