Ülkemiz ile ABD arasında yıllardır süren müttefiklik ilişkisinin aksine bir süredir iki ülke arasında adli, siyasi ve askeri konularda uyuşmazlıklar yaşanmaya başlanmış ve son olarak ABD her zamanki hukuksuz ve kabadayı tavrını ortaya koyarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Bağımsız Mahkeme lerince yargılanmakta olan rahip Brunson’u gerekçe göstererek İçişleri ve Adalet Bakanlarımıza yaptırım uygulanması kararı almıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin her bir vatandaşı gibi, ülkemizi ve ülkemize gönül bağlamış milyonları yakından ilgilendiren bu gerilimi hassasiyetle takip etmekteyiz.
Ancak sürecin adli boyutu biz hukukçuları ayrıca ilgilendirdiğinden konuyu hukuki boyutuyla kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı doğmuştur. Ülkemiz, kaynağı herkesçe bilinen belirli ülkeler eliyle bir kaosa sürüklenmeye çalışılmaktadır. Gezi parkı eylemleri ile başlayan bu süreçte, 17-25 Aralık olayları, hendek girişimi, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü gerçekleştirilmiş, ülkemiz adeta kökü dışarda kendi içerde olan işbirlikçi, ajan ve vatan hainleri tarafından bilfiil işgal edilmeye çalışılmıştır.
Girişimler bunlarla da sınırlı kalmamış güney sınırlarımız ve komşularımız başta olmak üzere İslam coğrafyası savaş alanına ve kan gölüne çevrilmiştir. Öte yandan ekonomik, siyasi, dini ve sosyal birçok oyun peş peşe oynanmaya devam ettirilmiştir. Bu gelişmelerin yanında, bir kamu bankası olan Halkbankasının Genel Müdür Yardımcısının uydurma delillerle tutuklanması, 15 Temmuz darbe teşebbüsü kuklası FETÖ elebaşının iadesine hiçbir surette yanaşılmaması, PKK’nın uzantılarına açık destek verilmesi ve daha birçok hukuksuzluk da ayrıca bizzat ABD tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bütün bu gelişmeler, ABD’yi adaletsizliğin, hukuksuzluğun ve ikiyüzlülüğün beşiği konumuna getirmiştir. ABD tüm bu hukuksuzluklar merkezi haline gelmişken yine rahat durmamış ve ülkemizi bölmek, zaafa uğratmak, teröre karşı teslim olmasını sağlamak için her türlü yolu deneyerek saldırıya geçmiştir. Brunson hakkında Bağımsız Mahkemelerimiz tarafından ABD’ye hesap vermeyecek şekilde adil bir yargılama yapılacağında hiçbir şüphe yoktur. ABD’nin rahip Brunson’u bahane ederek İçişleri ve Adalet Bakanlarımız hakkında yaptırım kararı almasının Uluslarası hukuk açısından da kabul edilebilir bir tarafı yoktur.
Nitekim Bakanlarımıza uygulanan yaptırım konusunda, BM üyesi devletlerce tanınan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 17. maddesinde;
“1-Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olmak hakkını haizdir.
2-Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.” düzenlemesi yer almaktadır.
ABD’nin izah edilen adaletsiz tutumu evrensel hukukun gereklerine ve insan haklarına da açıkça aykırıdır. İşte bu noktada, ABD’nin ve onun hukuka zerre kadar inancı olmayan yöneticilerinin ve Guantanamo utancını dünyaya yaşatan ABD’nin ve onun adli teşkilatının, yüz yıllarca dünyaya adalet dağıtmış bir imparatorluğun devamı olan ülkemize hukuk ve adalet dersi veremeyeceği aşikârdır.
ABD, dünyaya yaydığı kan ve gözyaşını kendi menfaatine olan her konuda utanmazca meşrulaştırmaya çalışmakta, kuralları kendi koyup kendi oynamak istemektedir.
Ülkemizin egemenliğine ve bağımsızlığına açık müdahale niteliği taşıyan bu kararı şiddetle kınadığımızı, bu karara karşı her türlü cevabı verecek devletimizin ve yetkili makamlarımızın yanında olduğumuzu ifade etmekteyiz.
Kamuoyuna saygılarımızla sunarız.
Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu